Şube Müdürleri Ne İstiyor?

  • 11 Temmuz 2014
  • Yazar : Resul Kurt
 Star
       Bürokrasinin ağır yükünü sırtlayan kamu görevlilerinin önemli bir bölümünü de şube müdürleri oluşturuyor.
 
       3046 sayılı Kanuna göre Bakanlık merkez teşkilatının hizmet birimi olan Şube Müdürlüğünün birim amiri şube müdürleri; bilgi, birikim ve deneyimleri ile çalıştıkları kurumların dinamik gücü durumunda ve adeta görev yaptıkları bölümün tüm iş ve işlemlerine hakim şekilde çalışmaktadır. 
 
     666 sayılı KHK ile kamu yönetim yapısında kariyer uzman, daire başkanı ve üstü kadroların mali ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapılırken şube müdürleri lehine herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. 
 
    666 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte (15.10.2011-15.01.2014) Kariyer Uzmanlarda %87,83, Daire Başkanlarında %42,45 net gelir artışı olurken Şube Müdürlerinde %31,40 net gelir artışı olmuştur. 15.01.2014 tarihi itibariyle 1. derecedeki Şube Müdürü ile Kariyer Uzmanı arasında 1.620 TL, Daire Başkanı arasında 2.108 TL net maaş farkı bulunmaktadır. 
 
     Daire Başkanı ile Kariyer Uzmanı arasında 488 TL, Daire Başkanı ile Genel Müdür Yardımcısı arasında 306 TL net maaş farkı olduğu dikkate alındığında, Şube Müdürü ile Kariyer Uzmanı ve Daire Başkanı arasındaki farkın büyüklüğü görülmektedir. 
 
     Yönetici olarak görev yapan ve maiyetinde çalıştırdığı istatistikçi, mühendis gibi personelden daha düşük ek göstergesi olan şube müdürleri, 666 sayılı KHK ile yapılan düzenleme sonucu maruz kaldıkları bu ücret adaletsizliğinin giderilmesini ve bir üst amiri olan Daire Başkanı ile arasında oluşan ücret farkının, Daire Başkanı ile Genel Müdür Yardımcısı arasında olduğu gibi makul bir düzeye getirilmesini talep etmektedirler. 
 
     Son yıllarda yapılan düzenlemelerle mağdur edilen ve statü kaybına uğratılan şube müdürlerinin özlük haklarının iyileştirilmesi maiyetinde çalışan ve halen kendileri ile aynı veya daha yüksek ek göstergesi olan memur ve şeflerin bir üst görev için motivasyonunu artıracağı gibi kamu hizmetlerinin de daha etkin ve verimli sunulmasına katkı sağlayacaktır.
Kamu kurum ve kuruluşlarında kanun ve ikincil mevzuat konusunda çalışmalar yaparak uygulamalara yön veren, elini taşın altına koyan, her türlü riski ve sorumluluğu alan, yeni başlayan personele ustalık yaparak yetiştiren ve sistemin devamlılığına önemli katkı sağlayan şube müdürlerinin mali ve özlük haklarının iyileştirilmesine dönük seslerini bu köşeden duyuralım istedik.
 
********          SGK’lı çalışanlara neden GSS borcu çıkıyor
     Okurumuz Fatih Yıldız, “GSS zorunluluğu çıkmadan önce SGK’da 9 aylık primim mevcuttu ve yasadan 3 ay önce işsiz kaldım ve Gelir tespiti yaptırmadım. İşsizlik sürem Mart 2013’te sona erdi ve çalışmaya başladım. İşyerim SGK primimi günü gününe yatırıyor. E-devletten kontrolde ettim. Haberlerde çıkan GSS affı ve borcu haberlerinden sonra esgm.sgk.gov.tr’den prim borcumu kontrol ettim ve 3,500 TL’lik bir borç ve 04/2014 tarihli primi yansıtılmış. 1 yıllık çalıştığım ve sistemde SGK’lı çalışan olarak göründüğüm halde hala daha neden GSS’ye borç yazılıyor? Ve benim buna itiraz hakkım var mıdır? Şu anda en yüksekten prim borcu çıkıyor. Sizden bu GSS borcundan kurtulma yolunu öğrenmek istiyorum.” diyor.
 
     Okurumuzun sigortalı olarak çalışmaya başladığı 2013 yılı Mart ayından sonraki döneme ait olan GSS borcu bir dilekçe ile başvurulduğunda silinecektir. Ancak bir çok kişinin mağduriyetini gördüğüm bu GSS uygulamalarındaki hatalarla ilgili SGK’nın acil ve ivedi olarak sistem kurması, sistemini revize etmesi gerekiyor.
     Zorunlu GSS sigortalılığı 01.01.2012 tarihinde yürürlüğe girmesine rağmen maalesef Sosyal Güvenlik Kurumu henüz sistemi tam oturtamadı. Bir çok eksiklik ve hatalı işlemi olmasına rağmen nasıl düzeltileceği konusunda bir çalışma da yok. Ayrıca defalarca yazmamıza rağmen halen part-time çalışanların GSS primlerinin 30 güne tamamlatılma zorunluluğu konusu da çözülemedi.
 
     Burada öyle bir sistem kurulmalı ki, sigortalıların bir işyerinde çalışmaya başladıkları, işten ayrıldıkları, isteğe bağlı sigortaya girişleri, öğrenci olup olmadıkları, işsizlik ödeneğinden yararlanıp yararlanmadıkları, İş-Kur kursiyeri olup olmadıkları gibi hususlar sistemsel olarak kontrol edilmeli ve haksız-hukuksuz yere GSS borcu tahakkuk ettirilmemelidir. Sistem önce kişilerin durumuna bakmalı, eğer sağlık yardımlarından faydalanma hakkı varsa GSS prim tahakkuku yapmamalı, eğer GSS yardımlarından faydalanmayan bir kişi ise bu durumda hemen adresine durumunu bildiren ve gelir testine girmesi gerektiğini belirten bir uyarı yazısı gönderilmelidir. Bu tür bir mağduriyet yaşanmasına fırsat verilmemelidir.