Liderliğin Kimyası

  • 19 Temmuz 2014

Liderlik, farklı uzmanlık alanlarından ve disiplinlerden gelen bilim adamı, araştırmacı ve uygulamacıların ilgi alanlarına girmiş olup tüm zamanlarda popülerliğini hiç kaybetmemiştir. Konuyu, herkes kendi penceresinden bakarak ele almakta ve bu paralelde de Liderlik tanımı yapmaktadır.

Ne var ki özellikle geçmişimizde örnekleri bol ve literatürü geniş olan bu kavram, son dönemlerde genellikle Anglosakson ülkelerinde özellikle Amerika’da üretilerek dünyaya pazarlanan; tevatür, hikaye, anekdot vb. ile ifade edilmekte; bu da hem kavram hakkında bilgi kirliliğine hem de belli kalıplara girmiş olmakla kendilerini lider zanneden insan tiplerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Popüler liderlik öğretisi, çağdaş yaklaşımlarda ısrarla belli kalıplara sokulup algısal olarak değiştirilmeye çalışılan ve “öğretilebilir” tezi üzerinden ele alınmaktadır. Hatta bu tezin doğrulaması da, tarif edilen kalıba girmiş, egoları şişirilmiş, şekli-gerekçesi ne olursa olsun kendi çıkarlarını ön planda tutan, samimiyetsizliğin gırla gittiği kişilerin şahsında yapılmaya çalışılmaktadır. Yani “Liderlik” kavramını, para, statü ve konforlu bir hayatı çağrıştıran kişilerin şahsında tarif edip “sen de olabilirsin!” mesajı verilmekte ve insanların egoları okşanarak hedef kitle büyütülüp üretilen bilgiler pazarlanabilir hale getirilmektedir.

Genel olarak sübjektif ve gerçeklerden uzak olan bu yaklaşıma türetilen CEO vb. isimlerle değer kazandırılmaya çalışılmaktadır. Gücünü statüsünden alan bu tip sanal pozisyonlar, çağın yeni davranış modelleri ile birleşince de insanların nazarında lider algısının farklılaşarak anlam kaymasına neden olmaktadır.

  • Güçlü kişisel çıkarlar
  • Ben merkezli davranma
  • Güce esir olma
  • Kıvraklık
  • Sadece sonuç odaklı yaklaşım
  • İlişkiler yoluyla kazanılmış statü
  • Güçlü ego
  • Aşırı hırs
  • Kibir
  • Hata ya karşı düşük tolerans
  • Hatayı affetmeme
  • Gösteriş
  • …….

dayatılan yeni lider modelinin temel karakteristiklerinden bazılarıdır.

Hal bu ki nesilden nesile ibretle aktarılan liderlere ve liderlik öğretilerine bakıldığında lider’in ve liderliğin hangi zamanda olursa olsun şekil olarak değişse de içerik olarak değişmediği ve kişisel gelişim teorilerinde dayatıldığı gibi şekilsel olmadığı kolaylıkla anlaşılabilir.   

Peki gerçek liderlerin özellikleri nelerdir?

  • Adalet
  • Büyük düşünmek
  • İnanç
  • Tutku
  • Yetenek
  • Tutarlılık
  • Tevazu
  • Samimiyet
  • Beklentisiz olma
  • Fedakarlık
  • Liyakat
  • Esneklik
  • Çalışkanlık
  • Bütünsel yaklaşım
  • Azimli olma
  • …..

Yukarıda belirtilen özellikler klişe gibi görünse de lider tanımlaması zımni olarak kişilerin sahip olduğu bu tarz özellikleri üzerinden yapılmaktadır. Lider olanlar, düşünce yapısından davranış biçimlerine, yaşam tarzına, yaptıklarına, yapmadıklarına kadar her yönüyle farkını hissettirebilirler. Bunu yaparken fikirler arasında alışılmadık ya da ilginç bağlantılar kurup başkalarının düşünce kalıplarının dışına çıkarak düşünceyi tersine çevirirler ve sorgularlar. Ve elde ettikleri bu unsurları bir araya getirerek birleştirip sonuç üretirler. Yani simyalarlar. Liderlik de kavramsal olarak, simyalama yeteneğinin oranıyla alakalıdır. Gerçek liderlerin (lider olanların) kendi aralarında sınıflandırılması da bu orana göre yapılır. 

Simyalama yeteneği, liderlerin en güçlü yeteneğidir ve sezgilerle hayat bulur. Dikkat edilirse büyük kitleleri peşinden sürükleyen güçlü liderlerin bu yönleriyle ön plana çıktıkları görülür. Etkileme, sürükleme ve başarının atında yatan temel unsurlar; akıl, yetenek, cesaret ve ahlaktır. Liderler, özellikle bu dört unsuru birlikte kullanma yeteneğiyle karakter bulurlar. Bunu doğuştan gelen yeteneklerinin defalarca doğal tekrarından kaynaklanan, inandırıcılık yani samimiyet ile destekleyebildiği oranda da kitleleri peşinden sürükleyebilirler. Sonradan öğrendikleri ise davranış kalıplarının zaten doğal ve güçlü olmasından dolayı yeteneklerine derinlik kazandırarak ölümsüzleşmesini sağlamaktadır. Ahlak’ı temel kriter alması şartıyla.

Zira ahlak; aklın da, yeteneğin de cesaretin de sigortasıdır ve davranışların sınırlarını çizer. Theodore Roosevelt, “Bir insanı akıl yönünden eğitip ahlak yönünden eğitmemek, toplumun başına bir bela yetiştirmek demektir” demiştir. Kuruluşların üst düzey yöneticileri, rekabeti belirleyici kriter olarak kabul edip ahlaklarıyla sınırlarını çizmezlerse kısa zamanda yükselmek, statü sahibi olmak ve daha fazla kazanmak için sonuca giden her yolu mubah sayacaklardır. Bu da onları belki para ve güç sahibi yapacak ama hiçbir zaman lider yapmayacaktır.

 

Önemli vurgular;

Liderlik Statüyle eşdeğer değildir

Yönetici=Lider değildir.

Lider(lik) olgu, CEO olaydır.

CEO içeriği itibarıyla bir pozisyonu tarif eder ve CEO=Lider değildir.

Liderlik, matematiksel formüllerle ifade edilemez.

Kişisel gelişim öğretilerinden Lider çıkmaz.

Kendini CEO olarak tarif edenlere herhangi bir düşmanlığım/kıskançlığım yoktur. Sadece kıyaslamak amacıyla kullanılmıştır.

 

Not: Yazıdan ancak kaynak gösterilerek ya da link belirtilerek alıntı yapılabilir. İlgili yasal düzenlemeler dahilindeki haklar saklı tutulur.

İsmail POLAT